Geleneksel Taş Baskı Atölyesi

Taş Baskı Sanatı 

Taş baskı ıhlamur ağacından kalıplarla yapılıyor

Baskıda kök boyası kullanılıyor. Boyaya batırılan farklı desenlerdeki kalıplar bezin üzerine basılıyor. Desenlerin çıktığı bez kurumaya bırakılıyor. Başta yeşil olan boya daha sonra siyahlaşıyor. Boya yıllarca çıkmıyor.

Yaptığınız çalışmaları evde masa örtüsü, sofra bezi, önlük başta olmak üzere kumaşta üretilen her şeye dönüştürebilirsiniz. Perde ya da küçük keselere dönüştürüp hediyelik olarak götürebilirsiniz veya diğer şekillerde düzenleyip sevdiklerinize armağan edebilirsiniz.

Taş baskı Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde yer alan bir çalışma.

Atölyenin Amacı: 

Geleneksel Taş Baskı sanatını yaparak ve yaşayarak öğretmek.

Konusu: Doğal malzemelerden oluşan ham bez kumaşlar ile kendi taş baskılı ürünlerini (kalemlik, omuzdan askılı çanta, sırt çantası vb.) tasarlayıp yaptırmak.

 Kullanılan Malzemeler: 

Bitkisel Boya, ham bez kumaşlar (kalemlik, omuzdan askılı çanta, sırt çantası), Ihlamur ağacından yapılmış baskı kalıpları, Atölye önlüğü, Su geçirmez masa örtüleri, Bitkisel Boyalar için boya kaseleri.

Daha sonra sırayla baskı yapılacak parçalar baskı kalıpları ile tek tek seçilen boyalarla geleneksel taş baskı yöntemi ile katılımcıların kendileri tarafından baskı yapılır.

Bütün katılımcıların tasarımları yapıldıktan sonra kurutma işlemi ve bu işlemden sonra yapılacak işlemler hakkında katılımcılar bilgilendirilir. Boyama işlemi tamamlandıktan sonra parçaların kuruması sağlanır ve kuruyan parçalar paketlenerek verilir. Etkinlik boyunca yapılan tüm işlemler Atölye lideri ve rehberlerinin eşliğinde yapılır. Ayrıca etkinlik sonunda katılımcılara katılım belgesi verilir.

Uygulama Planı:

Baskı yapılacak kumaşlar ve baskı kalıplarında kullanılan ağaçlar ile boyama işleminde kullanılacak bitkisel boyalar hakkında bir bilgilendirme yapılır. Bu arada her katılımcıya ayrı ayrı atölye önlüğü verilir.  Atölye çalışması esnasında uyulması gereken kurallar hakkında katılımcılar bilgilendirildikten sonra kendi tasarımlarını yapmaları için gereken parçalar dağıtılır. Öncelikle katılımcılardan tasarımlarında kullanmak istedikleri baskı kalıplarını ve renkleri belirlemeleri istenir.

Görseller

BU EL SANATININ MERKEZİ KASTAMONU

Sofra Bezi diğer Kastamonu dokumacılığıyla aynı tarihlere rastladığından ilk yapımı tam olarak bilinmese de; 17’nci yüzyılda Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Kastamonu kumaşları ve bakır eşyalarının meşhur olduğundan bahsetmesiyle sofra bezi tarihine de ışık tutmuştur. Evliya Çelebi’yi, Fransız Arkeolog ve Gezici Charles Texier “Des Cription de L’Asie Mineure (1839 – 1848)” adlı eserinde Kastamonu halkının geçim kaynaklarını bakırcılık ve dokumacılık olduğundan bahsederek doğrulamıştır. Dolayısıyla da Kastamonu kumaş dokuması ve baskısı 17’nci yüzyıla dayanmaktadır. O zamanlar ulaşımın ve tanıtımın kolay olmamasıyla Sofra Bezi dokumacılığı ve baskısı yerelde kalmış şehir dışına açılamamıştır.1800’lü yılların son çeyreğinden itibaren uzun yıllar Kastamonu (Merkez), Daday ve Devrekâni ilçelerimizde yapılmaya devam eden Kastamonu sofra bezi baskısı 19’uncu yüzyıla girerken yavaşlamıştır. Birçok işin erbabı farklı alanlarda geçimini kazanmaya yönelirken, Kastamonu’da bulunan Ermeni ve Rum asıllı yurttaşlarımız yaklaşık 50 yıl bu baskı sanatını devam ettirmişlerdir. İstiklal Savaş’ı süresi ve sonrasında uzun yıllar çok az sayıda ustanın ürettiği Sofra Bezi unutulmaya yüz tutmak üzereyken 1900’lü yılların sonlarında tekrar kendisini göstermeye başlamış, Kastamonu’da açılan kurslarla yeni ustalar kazanılmıştır.

“BU SANATIN ÇIKIŞ NOKTASI KASTAMONU”

Bu işi Kastamonu’da öğrenen Tokatlı ustalar da renkli olarak baskılar yapmışlar ve daha çok yemenicilik alanında geliştirmişlerdir. Günümüzde ise Tokat bu işi sanayileştirmiştir. Kastamonu’da bu işi 1975 yılında öğrenen Cemil Kızılkaya baskı işini uzun yıllar yaptıktan sonra bırakmıştır. Taş baskının Kastamonu’daki son ustası Cemil Kızılkaya diyebiliriz. Günümüzde bazı kadınlarımız bu işi layıkıyla götürüyor. Çeşitli platformlarda Taş Baskıyla Kastamonu adını tanıtıyorlar. Bunlardan biri de Hacer Keloğlu.  Bu sanatı öğrenmek isteyenlere yardımcı olacağını söyleyen Keloğlu; “Bu sanatın çıkış noktası Kastamonu. Değerlerimize, el sanatımıza sahip çıkalım istiyorum. Ben bu sanatı öğrenmek isteyenlere yardımcı olurum. Ama gönül vermesi, gerçekten bu işi istemesi, emek vermesi ve sabır göstermesi gerekiyor. Bu sanatı bizler bu şekilde yaşatacağız. Bu sanatı Kastamonu halkı yaşatacak” diye konuştu.

BASKININ BOYASI YILLARCA ÇIKMIYOR

Baskının boyası da özel olarak hazırlanıyor. Tabi ki formülünü vermiyorlar. Sadece içine koydukları malzemeden bahsediyorlar. Boyanın içinde çiriş, kökten yapılan analin, göz taşı varmış. Tabi bunlar ölçülü gram gram tartılıyor. Yoksa boya akıyor, tutmuyor. Bazen ceviz kabuğu da kullanılıyormuş. Hâlâ daha köklerle yaptıkları çalışmaları varmış. Bu boya yanlışlıkla üzerinize damladığında da çıkmıyor. Zaten baskısı yapılan kumaşta da yıllarca kalabiliyor. Yaz ve kış aylarında hazırlanan boyalar ayrı ayrı. Boyanın kullanım süresi kısa. 2- 3 günde boyanın tüketilmesi lazım. Yazın sıcaktan dolayı daha çabuk tüketilmesi gerekiyor. Boyanın soğuk ortamlarda durması lazım. En fazla 4 gün kullanılabiliyor.

KULLANILAN KUMAŞ KAPUT BEZİ OLMALI

Boya hazırlandıktan sonra bir masanın üzerine boyanacak örtü gerekli ebatlarda kesilerek seriliyor. Genelde sofra bezi örtülerinde ebatlar 160X160 ya da 180X180 ölçülerinde oluyor. Masa örtüleri 150×150, 160×160, 175×175 ebatlarında nadiren de olsa 75×40,100×50 ebatlarında dikdörtgen sehpa örtüleri de basılıyor. Ebatlar alınan siparişlere göre de değişiyor. Kullanılacak kumaşın pamuk olması gerekiyor. Eğer pamuk olmazsa zaten boya akıyor. Boya kumaşın kaliteli olup olmadığını belli ediyor zaten. Kastamonu dokumaları yüzde 100 pamuk. Daha sağlıklı olsun diye bluz ve kıyafetlerde yüzde 100 pamuk kullanılıyor.  Ama masa örtüsünde, mutfak önlüğünde yüzde 80 pamuk içeren kumaşlar yeterli oluyor. Bunlar da şuanda Denizli’den getirtiliyor. Kullanılan kumaşa Kaputbezi (Amerikan Bezi) deniliyor.

KUMAŞLAR BEYAZ YA DA KREM RENKTE OLMALI

Kumaşlar beyaz ya da krem olmalı. Renklileri de var bu kumaşların aslında her renge -siyah hariç tabi çünkü boya da siyah- baskı yapılabiliyor. Ama Kastamonu yöresine ait yöreyi simgeleyen renkler beyaz ya da krem üzerine yapılan siyah baskılar. Baskının yapılabilmesi için zeminin yumuşak ve düz olması gerekiyor. Bu yüzden üzerinde baskı yapılacak masanın üzerine önce keçe seriliyor. Bu sayede üzerine baskı yapılacak kumaş boyayı daha iyi alıyor, kumaş bombe yapmıyor, kalıp daha iyi oturuyor. Keçenin üzerine de keçe kirlenmesin diye başka bir kumaş seriliyor ve üzerine baskı yapılacak kumaş seriliyor. Kumaşın üzerine hangi desen basılacaksa ona göre bir kalıp alınıyor boyaya batırılıyor, bir defa silkeleniyor, sonra bezin üzerine konuluyor ve 3-4 defa yumrukla üstüne vuruluyor. Sonra kalıp alınıyor ve şekil ortaya çıkıyor. Bir örtüde farklı farklı kalıplar kullanılabiliyor.

KALIPLAR IHLAMUR AĞACINDAN YAPILIYOR

Kalıplar; ıhlamur ağacından yapılıyor. Hem oyması kolay olduğundan hem de boyaya batırdıktan sonra kumaşın üzerine transfer kolaylığı bakımından en ideali ıhlamur ağacı. Oyma ustaları Ihlamur ağacını istenen figürlere göre oyuyorlar. Bunları yaparken de dikkatli olunması gerekiyor. Oyması yapılmış kalıbın, örtü üzerinde iz bırakmaması gerekiyor.
Hacer Keloğlu; “Büyüklü küçüklü 120’ye yakın kullandığımız desen var” diyor. Genellikle kalıplarda bitki, hayvan ve geometrik şekiller kullanılıyor. Taş baskıda Kastamonu’nun klasikleşmiş geçmişten gelen sofra bezi figürleri var. Bunların başında tek geyik, çift geyik bu barış anlamına geliyor ve Hitit Güneşi geliyor. Evlerinde çok eski örtüleri olanlardan kalıplar çıkartılıyormuş, eskileri yaşatmak adına, unutulmamaları adına. Çünkü onların bir tarihi değeri var. Diğer kalıpların ise çember kalıbı, Hürrem Sultan’a hediye edilen ilk çiçek gazel, mektup kuşları, Şerife Bacı kalıbı, tavus kuşu, çift kuşlar, Osmanlı Lalesi, Osmanlı S’si gibi isimleri var. Eski kalıpların bir anlamı var.

Detaylı Bilgi ve Rezervasyon için lütfen bizimle İletişim Kurun.